Bu zamana kadar birçok güzel insanın hayatını okudum, yazdıklarını okudum ve istifade ettim. Allah hepsinden razı olsun. Ancak Ali Kemal Saran Hoca, malesef ki henüz yeni tanıdığım bir mübarek. Keşke daha evvelden, hayatta iken kendisini tanısaydım diyorum ancak bugünlere kısmetmiş.
Ali Kemal Saran Hoca, Karadeniz’in yemyeşil ve korunmuş bir bölgesinde, Çaykara ilçesinden doğup büyümüştür. O dönemler her ne kadar dini yaşam devlet tarafından kısıtlanmış olsa da bu bölgede medrese eğitimi uzunca bir süre devam etmiş. Hatta bazı hocalar bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ten izinli olduklarından onların verdiği dini eğitime kimse karışamıyormuş. Ali Kemal Saran Hoca bu vesileyle hem bir medrese eğitimi görmüş, hem de aynı anda ilkokulu tamamlamış.
Sonrasında ise Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak ülkemizin çeşitli yerlerinde müftülük ve vaizlik görevlerinde bulunmuş, birçok bölgede halkın teveccühünü ve sevgisini kazanmış. Gittiği yerlerde Kuran Kursu ve Cami gibi görevi çerçevesinde eksik kalan hizmetleri tamamlamaya ve yenilerini ortaya koymaya gayret etmiş. Emekliliğinde dahi yurtdışında Almanya, Belçika, Avusturya ve Kanada gibi çeşitli ülkelerde imamlık ve dini eğitmenlik gibi vazifelerde bulunmuş, ömrünün sonuna kadar ilim için çabalamıştır.
Ali Kemal Saran Hoca’nın Vefatı
“Ali Kemal Saran Hoca 10 Aralık 2010 Cuma günü Merhum Ali Şükrü Sula Hocaefendi’nin cenazesinden sonra dizüstü bilgisayarında hazırladığı Ali Şükrü Hoca’yı anlatan yazısını Millî Gazete’ye internet üzerinden gönderdikten sonra caddeye çıkarken zalim trafiğin ağına yakalandı. Yazısında trafik kazası sonucu irtihal eden merhum ve mağfur Ali Şükrü Hocaefendi’nin ölümünden söz ettikten sonra “Hepimiz nihayet aynı sonla bu fani dünyadan ayrılmayacak mıyız.” şeklinde yazmıştı. Hem bu yazı, hem de kendisinin vefat haberi aynı gün gazetede yayınlanmıştı.” diye anlatıyor vefatını, yeğeni Muhittin Bey. (İlgili yazının tamamı için: TIKLAYIN)
Böylesine kendisini görevine, ilme, İslam’a adayan büyüklerimizin tecrübeleri oldukça önemli. Ali Kemal Saran Hoca’nın hayatı hepimiz için, hangi meslekte olursak olalım bizim için bir örnek teşkil ediyor. Yaşadıklarını çok tatlı ve akıcı bir üslupla kaleme aldığı “Omuzumda Hemençe” isimli hatıratı ise tam bir rehber niteliğinde. Bir solukta bir ömre şahid oluyorsunuz…
Kitabın sonsözünde Ali Kemal Saran Hoca’nın da belirttiği gibi: “Anıldığı kadar yaşayan bir hatıra değil midir insan?”
OMUZUMDA HEMENÇE
Yazar: Ali Kemal Saran
Yayınevi: Timaş Yayınları
Web Sitesi: timas.com.tr
ARKA KAPAK METNİ
“Tek partinin son dönemleri olduğundan, her ne kadar Kur’ân okutma yasağı biraz gevşese de ortamda yine jandarma korkusu hâkimdi. Bunun için hocamız, caminin önüne daima içimizden bir nöbetçi diker ve Çaykara yolundan jandarmaların gelmekte olduğu haberi geldiğinde, hemen Kur’ânlarımızı caminin tavan arasındaki boşluğa gizler ve cami etrafında oynamaya koyulurduk. Her ciddi olaydan bile, bir oyun çıkarmakta mahir olan talebeler, bu nöbet görevini hiç savsaklamazlar, şakaya alıp, sahte alarm vermezlerdi.”
Ali Kemal Saran
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Trabzon’un ücra orman köylerinden birinde yetiştikten sonra Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde vaizlik/müftülük görevini ifa eden Ali Kemal Saran, dağları sisle kaplı memleketini, her biri birbirinden güzel fotoğraflarla anlatıyor.
Cumhuriyet’in ilk döneminde bir medrese talebesi olan Ali Kemal Saran, Of-Çaykara Vadisi örneğiyle, Anadolu medreselerindeki eğitim süreci ile bütün siyasi ve sosyal imkânsızlıklara rağmen geçmişle gelecek arasında sağlam bir köprü vazifesi gören hocalarını anlatarak yakın tarihin çok konuşulan fakat yeteri kadar bilinmeyen yönlerine ışık tutuyor. Çok partili sisteme geçişle birlikte 1960 İhtilali’nin yaşandığı çalkantılı siyasi hayatın halk üzerindeki sosyo-ekonomik etkilerini hemençesinde biriktirdiği birbirinden güzel hatıralarıyla günümüze taşıyor.
Karadeniz yöresinde artık unutulmuş, kaybolmuş birçok kültürel motif ve destansı yerel şahsiyet Omuzumda Hemençe kitabıyla şiir tadında dile geliyor.