İstanbul’da İşgal Yılları kitabı İsmail Hakkı Sunata’nın kaleme aldığı hatırat kitaplarından sonuncusudur. 1892 yılında doğan Sunata, ilk dönem hatıralarını İstibdattan Meşrutiyete Çocukluktan Gençliğe kitabında, savaş dönemi hatıralarını ise Gelibolu’dan Kafkaslara kitabında anlatmıştır.

İstanbul’da İşgal Yılları kitabında anlattığı hatıraları Kafkasya cephesinden dönüş yolculuğu ile başlamaktadır. Darülfünun Hukuk Fakültesi’nde okurken cepheye asker olarak giden Sunata, dönüşünde ilk iş olarak fakülteye kaldığı yerden devam etmiş, üçüncü sınıfa kaydını yaptırmıştır. Ancak ne Darülfünun ne de İstanbul artık eskisi gibi değil, işgal altındadır.

Bir yandan eğitimine devam ederken diğer yandan da ailesinin geçimini sağlamak için çeşitli yollar arayan Sunata nihayet Darülfünun’da çalışacak bir iş bulmuş ve böylece İstanbul’da yaşamaya devam etmiş. Yazar kitap boyunca hem kendi açısından hayatın nasıl devam ettiği hem de işgal günlerinde İstanbul’un ne halde olduğunu anlatıyor.

Fakat kitap tamamen İstanbul’dan da ibaret değil. İki bölümden oluşan kitapta ilk bölümde genel olarak mütareke sürecindeki İstanbul anlatılırken İstanbul dışındaki gelişmeler de yazarın gündeminde. Kitabın ikinci bölümünde ise Kurtuluş Savaşı süreci Lozan’a kadarki yaşanan tüm gelişmeler İstanbul’dan bir bakışla anlatılıyor.

Böyle zamanlarda kabinenin idare kabiliyetsizliği çok esef verilecek bir şey ise, onun böyle zayıf idaresini isteyenler de o derecede nefrete layık. Hakikaten bu memleket, iyi idarecilerden tamamen mahrum. Önümüzdeki zamanlar pek karanlık. Çalışılsa, millî istiklâl elde edilse bile adamsızlık, yine bu memleketi felâketlere sürükleyecek. Sayfa 49

Sunata’nın siyasete mesafeli ve eleştirel duruşunu kitap boyunca bariz bir şekilde görmek mümkün. İstanbul’dan çıkmamış olması da çok farklı değerlendirmeler okumamıza ve farklı bir bakış açısını gözlemlememize imkan sağlıyor. Zira Anadolu’daki mücadelenin İstanbul’a yansıyan taraflarına her yerde rastlamak mümkün değil. Nadiren böyle kitaplardan o döneme olağandışı bir bakışla bakabilme fırsatı oluşuyor.

Sunata’nın hatıraları da böyle bir fırsatı barındırıyor. İşgalcilerin zulmünden İstanbul’daki gündelik yaşama, Anadolu’daki ateşten İstanbul’a gelebilen dumana kadar dönemin portresini çizen kıymetli değerlendirmeler bu kitapta yer alıyor. Mütareke dönemine dair araştırma yapanlar için kaynak niteliğinde olup, hatırat okumayı sevenlere de oldukça akıcı ve doyurucu bir eser.

Bizim günahımız hangi beceriksizliğimizden, hangi kayıtsızlığımızdan ileri geliyor? Bu kadar acıyı çekmeye neden layık olduk ve hâlâ bunları neden çekiyoruz? Şüphe yok ki biz, mesut bir zamanın, yüzü gülen bahtlı çocukları değiliz. Alnımızda, temiz bir varlığın aynası yok. – Sayfa 146


İ. Hakkı Sunata - İstanbul'da İşgal Yılları

İSTANBUL’DA İŞGAL YILLARI

Yazar: İ. Hakkı Sunata

Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları

Web Sitesi: iskultur.com.tr

ARKA KAPAK METNİ

15 Mayıs günü Yunanlılar İzmir’e asker çıkarmış. Bu, o gün öğleden sonra dedikodu kabilinden söylenmeye başladı. 16 Mayıs tarihli gazetelerde bunun doğruluğu ortaya çıktı…

Dedikodular sürüp gidiyor: Yunanlıların asker çıkarması üzerine İzmir’de büyük bir ihtilâl çıktığı, bizden 600 kadar ölü olduğu, bu miktardan fazla da Yunanlı öldüğü ve bu harekete 300 kadar kadının da katıldığı söyleniyor…

İki günden beri Yunanlıların Karadeniz kıyılarında bazı yerlere asker çıkaracağı söyleniyor. Düşmanın bu hareketleri karşısında İstanbul’da kollarım bağlı durmak, ne can sıkıcı durum. İlk imkânı bulunca o tarafa geçmeye kararlıyım…

Eylülün yedisi oldu. Bir haftadır sonsuz bir sevincin saadeti içindeyiz. Bütün endişe ve sıkıntıyı unuttuk. Hastalık, parasızlık, ıstırap, düşmanlık, gelecek endişesi, her şey, her şey unutuldu. Yalnız Anadolu Zaferi ve Yunan yenilgisi…

İsmail Hakkı Sunata’nın Birinci Dünya Savaşı sırasında cephede tuttuğu günlükler, Gelibolu’dan Kafkaslara adıyla bu dizide okuyucuyla buluşmuştu. Hukuk eğitiminin ikinci yılında silah altına alınarak önce Çanakkale’ye, sonra da Doğu Cephesi’ne yollanan Mülazım-ı Sani Hakkı Efendi cephede dehşetle yoğrulmuş halde süren hayatı hem sıcağı sıcağına, hem de sade ve ustalıklı bir üslupla yazıya dökmüştü. Mondros Mütarekesi’yle terhis edilerek evine dönen İsmail Hakkı Efendi, bu kez İstanbul’da işgal yıllarını o kıvrak kalemiyle anlatıyor. Anılar, bu dönemi az rastlanır bir bakış açısıyla gözler önüne seriyor: Bir yanda giderek ivme kazanan Milli Mücadele, diğer yanda sonu kestirilemeyen işgalle günden güne eriyip giden Osmanlı Devleti. Hepsinin ortasında da, işgal altındaki kadim başkentte, Anadolu ve Avrupa’dan gelen bir yığın siyasi dedikodunun arasında, hem evini geçindirmeye hem de ülkesinin geleceğini görmeye çalışan aydın bir genç…

Yazar Hakkında

Muhammed Tutar

bilgisayar mühendisi, bilgi güvenliği uzmanı. önce okur, sonra yazar.

Tüm yazıları göster