Narrative Terapi’yi ilk defa Klinik Psikolog Mehmet Dinç hocamdan bizzat duymuştum. Kendisine misafir olduğumuz bir gün sohbet ederken Narrative Terapi’den öz olarak bahsetmişti muhabbet arasında. Fakat detaylarına aşina değildim. Bu sohbetin üzerinden uzun zaman geçti ve eşimin okumak için aldığı Narrative Terapi Uygulamaları kitabını hiç aklımda yokken bir anda elime aldım. Ve o andan itibaren bir solukta kitabın 4’te 3’ünü okuyuverdim.
Öyküsel Terapi olarak Türkçeleştirilen Narrative Terapi (NT), danışanın problemini çözebilmek için anlatmasına dayanıyor. Kitapta da sıkça vurgulandığı üzere NT felsefesinde “insanlar kendi yaşamını daha iyi bilir. Kendisini daha iyi tanır. Bu yüzden kendilerine yardım edecek yeteneklere sahiptir.” Dolayısıyla danışan kendi hikayesini anlatır, terapist ise bu hikayeye eşlik eder.
NT’nin teknik boyutundan, teorik detaylarından burada çok bahsedemeyeceğim, bu psikologların işi. Zaten kitabın giriş kısmında NT’ye dair özet ama doyurucu bilgiler paylaşılıyor. Mehmet Dinç ve Eren Murat Dinçer hocalarımızın editörlüğünü yaptığı Narrative Terapi Uygulamaları – Türkiye’de Yürütülen Bireysel ve Toplu Çalışmalar kitabı iki ana bölümden oluşuyor: BİREYSEL UYGULAMALAR ve GRUP ÇALIŞMALARI.
Öncelikle giriş kısmında NT’den bahsedilmesi çok isabetli olmuş. Zira devamındaki NT’nin uygulandığı örnekleri anlamak için temel seviyede bilgi çok faydalı olacaktır. Giriş kısmında okuduklarım mevzuyu anlamamı oldukça kolaylaştırdı.
Bireysel uygulamalar bölümünde 6 farklı vaka için NT’nin nasıl uygulandığı terapistler tarafından anlatılıyor. Bu noktada tüm danışanların rızasının alındığı ve kimliklerinin anonimleştirildiği hususu dikkate değer. Bireysel uygulamalar kısmında oyun bağımlılığı, boşanmış ve dul olmak, doğalgaz sayacı korkusu, duble depresyon, yalnızlık, depresyonu mektuplarla yenmek gibi farklı vakalarda NT’nin nasıl uygulandığı ve nasıl başarılı olunduğu yer alıyor. Grup çalışmalarında ise irade, psikolojik dayanıklılık ve dijital dünya meselelerine dair yapılmış üç projeden bahsediliyor.
Vakaları okurken sarsıldığımı hissettim. Zira günlük hayatımızda birçok sıkıntıyla karşılaşıyoruz. Hepimizin bin türlü derdi var içinden çıkamadığımız. Çoğu zaman da ufak tefek şeyleri kafaya takıyoruz ve gözümüzde büyütüyoruz. Mesele olmayacak mevzuları koca dağlara dönüştürüyoruz. Üstelik çoğumuz bunun farkında olduğumuz halde böyle yuvarlanıp gidiyoruz.
Bence bu durumun sebeplerinden biri modernleşmeyle birlikte “etraftan” uzak kalmamız. Komşularımızla, akrabalarımızla ilişkilerimiz yok denecek kadar az. Etrafımızdaki ortalama insanlar da zaten bizim gibi yaşayan, benzer olduğumuz insanlar. Gerçekten “sıkıntı yaşayan”, “çile çeken”, “zor durumda olan” insanlarla nadiren karşılaşıyoruz. Yakınımızda varsa da bilmiyoruz.
Bilmediğimiz için ne oluyor? En ufak meselede dünya başımıza yıkılıyor. Halbuki alt komşumuz belki dermansız bir hastalıktan muzdarip, yan komşumuz intihara varacak derecede depresyonda, her gün güler yüzünü gördüğümüz sınıf arkadaşımız onu görmediğimiz zamanlarda yalnızlık girdabında boğuluyor, bayramdan bayrama görüştüğümüz yakın akrabamız geçim sıkıntısıyla bir gün bile gülemiyor olabilir. Ama çoğundan haberimiz yok.
Haberimiz olsa bir durup düşünürüz herhalde. “Yahu ne dertler var, bizimkisi de dert mi?” deriz. Sabrederiz.
Diğer yandan NT’nin ne olduğunu öğrenince şu gerçeği de bir kere daha fark ettim: Derdimizi anlatacak, bizi dinleyecek kimse kalmadı. “Birey” olmanın, bireyselleşmenin pohpohlandığı, birlikte olmaktan ziyade bir başına her şeyin üstesinden gelebileceğini insanlara öğütleyen, öğreten, buna teşvik eden bir çağdayız. Ne başkalarını dinlemeye dermanımız var, ne de içimizi dökecek birilerinden muradımız var. NT’nin en önemli noktasının bu olması, yani kişinin içini korkmadan, çekinmeden rahatça dökebilmesi, anlatabilmesi başlı başına bir rahatlama sağlıyor. Derdini söylemeyen derman bulamaz misali, kişi anlattıkça problemler küçülüyor. Hani başarmanın yarısı başlamaktır derler ya, bir problem varsa ortada çözümün yarısı anlatmaktır vesselam.
Hasılı bu kitabın bana iki büyük katkısı bunlar oldu. Canımı sıkan bir şey varsa anlatmadan kurtulamam ve her zaman benim derdimden çok daha büyük derdi olan birileri mutlaka var. En basitinden sıcak bir yuvam, ne yapsam haklarını ödeyemeyeceğim bir ailem, beni çekip çeviren çok kıymetli eşim ve baldan tatlı bir evladım var. Oysa ki bunlara sahip olmaya can atan, dünyaları vermeye hazır nice insan da var. Her anımız için hamdolsun Allah’a…
NARRATİVE TERAPİ UYGULAMALARI
Yazar: Mehmet Dinç – Eren Murat Dinçer
Yayınevi: Ketebe Yayınları
Web Sitesi: ketebe.com
ARKA KAPAK METNİ
Narrative Terapi, ana akım terapi yaklaşımlarından oldukça farklı olan orijinal fikir ve uygulamalarıyla ülkemizde yapılacak bireysel ve toplu çalışmalar için ciddi bir imkan sunuyor. Ancak Türkiye’de yakın zamana kadar eğitimini yurtdışında alan az sayıdaki terapist haricinde pek bilinmeyen bir yaklaşımdı. Hiç şüphesiz bunda Türkiye’de bilinen yaklaşımların Narrative Terapiye göre eski olmasının, okullarda okutulan ders kitaplarında Narrative Terapiye ayrılan bölümlerin çok daha az olmasının ve Türkiye’de Narrative Terapi eğitiminin ancak yakın yıllarda başlamış olmasının payı var.
Narrative Terapi fikir ve uygulamaları gerek ülkemizde gerek dünyada her geçen gün artan bir dikkat ve ilgi ile takip ediliyor. Yaklaşımlarının hem bireylerle hem de gruplarla yapılan çalışmalarda etkisi ve faydasının yanında duruş ve yaklaşım olarak insana bakışı bu dikkat ve ilginin en önemli sebeplerindendir. Bununla beraber ülkemizde bu konu ile ilgili Türkçe kaynak sorunu bu akımın önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımızda duruyor.
Ülkemizin bu konudaki en önde gelen uzmanları olan Mehmet Dinç ve Eren Murat Dinçer’in editörlüğünde hazırlanan bu eser, Narrative Terapinin daha iyi anlaşılmasına ve uygulanmasına rehberlik etmek anlamında Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyor.