Gurebahane-i Laklakan kitabı Ahmet Haşim’in 29 denemesinin yer aldığı bir kitap. Bu denemelerde Ahmet Haşim çeşitli mevzularda görüşlerini yazmış. Bazılarında başkalarının yazılarına reddiye veya eleştirilerde bulunmuş. Kimi denemelerde hatıralarına yer vermiş. Genel olarak kitap eleştiri havasında olmakla birlikte okuyanı ikna etme çabasından ziyade düşünceleri paylaşma niyeti olduğu açıkça görülüyor.
Bolca metaforların olduğu bu kitap çok okuduğum bir tür olmamakla birlikte 100 sene önceki mevzulara Ahmet Haşim’in kuvvetli kalemi ve zarif bakışından bakmak adına okunabilecek bir kitap. Denemelerden birini burada paylaşmak istiyorum:
TOKLUK VE AÇLIK
Yemek sofrasında dostum söylüyordu:
– Fransızca kitap ve gazete satan dükkânların vitrinlerinde, keskin renkli kaplar içinde, “beş derste hâfıza”, “sekiz derste irade”, “ on derste zenginlik” gibi isimler taşıyan halkı aldatıcı kitapları elbette görmüşsünüzdür. Bunlar daima, ya Çinli falan muallim, ya Hintli filân fakir tarafından yazılmış ve’ gûyâ, fevkalâde ehemmiyetlerinden dolayı bilmem* kaç asır evvel, bilmem hangi şarkiyatçı tarafından Avrupa dillerine tercüme edilmişlerdir. Renkli kap üzerinde manyetizmalı bir gözle bakan yeşil sarıklı adam resmine eklenen bu uydurma Asyalı, esrarengiz menşe, ahmak müşteriyi derhal avlamaya yetiyor. Avlananlardan biri de, ekseriyetle benim. Bu kitaplardan hemen birçoğunu okudum. Tabiî ne iradem büyüdü, ne hâfızam arttı, ne de cebime giren, mutat paraya mutadın dışında bir metelik ilâve edebilmenin yolunu buldum. Yalnız, bu kitaplardan şunu öğrendim ki, fena eserin başlıca alâmeti çok mantıkî oluşudur. Adî felsefe, adî tiyatro ve sinema ne derse desin, hakikî hayatın “mantık” dediğimiz şeyle hiç bir alışverişi yoktur. Hayat, makul bir insandan çok fütürist bir şâire veya kübist bir ressama daha çok benziyor. En akla gelmez şeylerden saadet ve felâketi, iyiliği ve fenalığı yapıyor.
Geçen gün bu kitaplardan bir tane daha elime geçti. Başlık: “Hayatta muvaffak olmanın yolu!” Kitap, ilk bakışta hakikaten bir hikmet hâzinesi hissini veriyor. Yazar konuyu bir tek esasta toplayarak diyor ki, hayatta muvaffak olmanın sırrı; işi olan adamın, işini yapacak adamla görüşeceği saati seçişinde göstereceği muvaffakiyetten ibarettir. Sabah mı, öğle mi, akşam mı, gece mi konuşmalı? Zira insan her dakika aynı idrâk ve insaf kabiliyetinde değildir. Yazar, günün bütün saatlerini bu noktadan birer birer gözden geçirdikten sonra .konuşulan kimsenin en iyi söz anlayacağı vakit yelmekten sonraki dakikalar olduğu hükmünde karar kılıyor, insan denilen hayvan, bütün hayvanlar gibi, açlığım giderdikten sonra neş’eli ve memnundur. Bu memnuniyet onu zeki ve insaflı bir hale getiriyor.
Dostum, sofranın etrafında, yerde, arka üstü oturmuş, altın, akik, zümrüt ve yakuttan gözlerle ağzımıza giren her lokmanın tabaktan itibaren havada çizdiği kavisi takip etmekle meşgul kedilerini göstererek:
– Bu düsturun sahteliğini ve aksine doymamış olmanın faziletlerini anlamak için şu kedilere bakmak yeter. Bu kediler henüz açtır ve bizden ;yemek bekliyor. Gözlerindeki daimî yırtıcı parıltının bu dakikada ne tatlı, ne munis bir ışık haline geldiğini görüyor musunuz? Miyavlamaları âdeta yanık bir yalvarıştır, her halleri ikna edici bir belâgati andırıyor. “ Gel” diye işaret etseniz hemen gelecekler, sürünecekler, ayaklarınızın altında yuvarlanacaklar, kovsanız, derhal çekilip uzaklaşacaklar. Bu dakikada anlayışları azamî, sevgileri azamî, insafları azamîdir.
Bunları mağrur, ahmak ve insafsız birer hayvana döndürmek istiyor musunuz? Doyurunuz.
GUREBAHANE-İ LAKLAKAN – GARİBAN LEYLEKLER EVİ
Yazar: Ahmet Haşim
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Web Sitesi: iskultur.com.tr
ARKA KAPAK METNİ
Ahmet Haşim’in 1921-1927 yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde çıkan yazıları arasından seçilen 29 denemenin yer aldığı Gurebahane-i Laklakan – Gariban Leylekler Evi1928 yılı Eylül ayında yayımlanmıştır. Alaturka ve alafranga saat sistemlerinden modaya, kadın ve erkeğin bedensel estetiklerinden sonbahar şiirlerinin değerlendirilmesine kadar çok farklı konuları ele alan denemelerin ortak yanı son derece usta bir kalemin, her cümlede fark edilen yazıya hâkimiyeti ve üslupta gizli olağanüstü ince alaycılığıdır.