Şubat 2017’de @suleymanragip ağabey tarafından kütüphanemize hediye edilen Bir Türk Kadınının Avrupa İzlenimleri kitabı yıllardır gözüme takılırdı. Belirli aralıklarla acaba okusam mı der, ancak bir türlü kapağını açamazdım. Nihayet bu kitabı okudum.
Arka kapak metninden ötürü kitabın feminist olduğuna dair bir önyargım vardı ve neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Ancak okuduktan sonra gördüm ki Zeynep Hanım yaşadığı devirde içinde bulunduğu şartları kabul etmeyen, özgürlük için Avrupa’ya kaçan, ancak nihayetinde Avrupa’yı gördükten sonra adeta böyle özgürlük olmaz olsun diyerek vatanına geri dönen bir Osmanlı vatandaşı.
Zeynep Hanım bildiğimiz kadarıyla ilk gezgin Türk kadını. 19. yüzyılın sonlarında İstanbul’da yaşamış. Babası Nuri Bey, Sultan Abdülhamid devrinde Hariciye Nezareti genel sekreterliği görevindeymiş. Dedesi Fransız olup Çerkez bir Osmanlı kadınına aşık olarak Müslüman olmuş. Galatasaray Lisesi’nden mezun olmuş ve Fransa’da ziraat mühendisliği okumuş.
Biyografisinden de anlaşıldığı üzere Zeynep Hanım yaşadığı dönemde kendi statüsündeki her kadın gibi birden fazla yabancı dile hakim, okumuş, piyano ve ud çalan ve Batılılaşma serüveninin tam ortasında büyümüş bir hanımefendi. Pierre Loti ile tanışık olmakla kalmamış, Loti’nin Bezgin Kadınlar romanının gizli kahramanı bizzat Zeynep Hanım imiş!
Kitap Zeynep Hanım’ın Avrupa macerası boyunca Grace Ellison’a yazdığı mektuplardan oluşuyor. İstanbul’dan kaçışlarını anlatmakla başlıyor. Daha sonra çocukluğundan başlayarak kendi hayatını mektuplarla özetliyor. Bir yandan da Avrupa’daki izlenimlerini yazıyor.
Zeynep Hanım genellikle Türk kültürü ile Avrupa kültürünü kıyaslıyor gözlemlerinde. Örneğin Türklerin misafirperver oluşunu övgüyle yazarken Fransızların misafirden nefret etmelerini anlamlandıramıyor. Bunun yanında özellikle kadınların o dönemde sürdükleri sıradan hayat tarzına dair eleştirilerini bir bir yazıyor. Olumlu olan her uygulamanın hakkını vermekle birlikte kadınların evden çıkmasının bir dönem tamamen kısıtlanması ve peçe takmaya zorlanmak gibi travmatik mevzuların kendisine nasıl tesir ettiğini anlatıyor.
Türkiye üzerine yazılmış her on kitaptan dokuzunun yakılmasını ne kadar isterdim! Türk ne denli haksızca eleştirilmiştir! Ve kadınlar hakkında ne saçmalar yazılmıştır! Bu yazarların bilgiyi nereden aldıklarını, hangi sınıftan kadınları ziyaret ettiklerini düşünemiyorum bile. Okuduğum her kitap, bir biçimde Türk kadınına haksızlık etmiş.
Zeynep Hanım / Ağustos 1907
Zeynep Hanım Paris’i, İsviçre’yi ve Londra’yı gördüğü halde Avrupa’da aradığını bulamaz. Kitabın sonuna doğru bu durumu şu cümlesiyle izah ediyor: “Eğer benim başımdan geçenler, Batı’nın özgürlüğü için, altı yıl önceki ben gibi yanıp tutuşan yurttaşlarıma bir ders olacaksa, çektiğim acılardan hiçbir zaman pişmanlık duymayacağım.”
Zeynep Hanım’ın mektuplarında o dönemdeki kadınların günlük hayatına dair birçok anekdota rastlamak mümkün. Yine Avrupa’da ziyaret ettiği önemli mekanlara dair (Mesela Lordlar Kamarası, Rodin’in Evi, Fransız İmparatoriçesi’ni ziyaret) başından geçenleri aktarıyor.
Kitapta beni en çok şaşırtan ve daha önce hiç duymadığım bir olay ise Beylerbeyi Sarayı ile ilgili. Meğer saray İmparatoriçe Eugenie’nin İstanbul’u ziyaretinde misafir edilmesi için baştan ayağa yenilenmiş. İmparatoriçe İstanbul’da öyle bir fırtına estirmiş ki bütün kadınlar geleneksel kıyafetleri bir kenara atıp Fransız modasını takip etmeye, Fransızca öğrenmeye ve İmparatoriçe’ye benzeyeme çalışmışlar.
Hasılı Bir Türk Kadınının Avrupa İzlenimleri kitabı 19. yüzyılın sonlarının İstanbul’u ile Avrupa’sını kıyaslayan, özgürlük uğruna Batı’ya gittiği halde aradığını bulamayıp pişmanlıkla dönen bir Osmanlı kadınının hikayesi…
BİR TÜRK KADINININ AVRUPA İZLENİMLERİ
Yazar: Zeynep Hanım
Yayınevi: Everest Yayınları
Web Sitesi: everestyayinlari.com
ARKA KAPAK METNİ
Zeynep Hanım 19. yüzyıl sonunda “kadın hakları” konusunda büyük bir uyanışa yol açan Batı feminist hareketi karşısında kıpırtısız görünen Doğu’dan sesini yükselten öncü bir kadın. Bu bakımdan o evrensel bir isyancı, dili iyi kullanan bir entelektüel, aynı zamanda uyumsuz ve dik kafalı bir romantik, bir “cesur yürek.”
O belki de bizim yalnız başına seyahat eden “İlk Türk Kadın Gezginimiz!” Buket Uzuner
Zeynep Hanım, 1906-1912 yılları arasında bazen tek başına, bazen kız kardeşiyle birlikte Avrupa’yı neredeyse karış karış gezip, izlenimlerini yazan, Rodin’den Britanya milletvekillerine kadar farklı çevrelerin davetlerine katılıp onlarla, anadillerinde derin fikir tartışmalarına girmekten hiç çekinmeyen, altı dilde yazan ve okuyan, piyano ve ud çalan sıradışı bir kadın.
Pierre Loti’nin Les désenchantées (Bezgin Kadınlar) romanının gizli kahramanı da olan Zeynep Hanım’ın Loti ile gizlice buluşmalarından, 1906 yılında kız kardeşiyle peşlerine takılmış gizli polisten (hafiyeler) nefes nefese kaçışlarına kadar tüm yaşadıkları, yüksek bütçeli bir ajan filminin fantastik kurgusuna taş çıkartacak kadar gerilimli ve sürprizlerle dolu bir macera!
Bir Türk Kadınının Avrupa izlenimleri, Zeynep Hanım’ın, İskoç feminist gazeteci Grace Ellison’a yazdığı mektuplardan oluşuyor.