Kasım 2012 tarihinde yayınlanan Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu‘nda 12 Eylül 1980 darbesinin bilançosu şöyle açıklanıyor:
“12 Eylül Darbesinde, 650.000 kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı. 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.” (Raporun Tamamı İçin TIKLAYIN)
12 Eylül Darbesi bilançoda da görüldüğü üzere ülkemiz için tam bir facia olmuş. Hâlâ 12 Eylül’ün sebep olduğu sorunlarla boğuşmakta olan ve bu sorunlardan kurtulmaya çalışan bir ülkeyiz. 12 Eylül’e dair yazılan yüzlerce kitap, makale, akademik çalışma bulunuyor ve neler yaşandığını çok iyi bilmemiz, hep hatırlamamız ve gelecek nesillere anlatmamız gerekiyor ki benzer bir teşebbüse tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi milletçe asla izin vermeyelim.
Kirazlıdere Tutukevi Penceresinden 12 Eylül
12 Eylül Darbesi’nden bizzat etkilenen isimlerden birisi olan Recai Kutan tarafından kaleme alınan “Kirazlıdere Tutukevi Penceresinden 12 Eylül” kitabı darbenin gerçekleşmesi ve seyrini Kirazlıdere Tutukevi’nden anlatıyor. Tutuklanmayı hiç beklemeyen Kutan, cezaevine götürülüyor ve MSP davası sonuçlanana kadar yaşadıklarını bu kitap vesilesiyle kaleme alıyor.
Kitapta sürece dair Recai Kutan’ın gözünden birçok detay mevcut. Darbe sonrasında neler yaşandı, kimler cezaevine alındı, cezaevinde beraber kaldığı kişilerin başından ne olaylar geçti, dava süreçlerinde mahkemelerde neler yaşandı… Çok daha fazlasını kitapta anlatıyor Kutan. Ayrıca tüm bunlara ek olarak cezaevinde kaldığı süreçte ailesine yazdığı mektuplar da kitaba eklenmiş.
Recai Kutan’ın kitabından alıntı yapılacak onlarca kısım çıkarabiliriz ancak bu kitabı okuyunca bir şeyi çok iyi anladım ki ismini sıkça duyduğumuz Recai Kutan’ı aslında hiç tanımıyormuşuz. Ne güzel bir insan, ne çileler çekmişler, nasıl sabretmişler… Allah bu vatan, bu millet, bu din uğruna emek veren, çilelere göğüs geren herkese rahmet etsin…
KİRAZLIDERE TUTUKEVİ PENCERESİNDEN 12 EYLÜL
Yazar: Recai Kutan
Yayınevi: MGV Yayınları
Web Sitesi: mgvyayinlari.com
ARKA KAPAK METNİ
“İslamî bir tabir olan ‘cihad’ sözcüğü iddianamede açıklandığı gibi kısaca; hakkın hakimiyeti için yapılan mücadele demektir. İslamı hakim kılmanın yolu cihaddır. İslamî kurallara göre cihad etmek; namaz kılmak, oruç tutmak gibi zorunlu bir akidedir. Bunun için yeri geldiğinde can ve mal feda edilmelidir. Cihadın yolu yapılan açıklamalar doğrultusunda öz bir deyimle hakkın tebliğidir. Yani, İslamı insanlığa anlatmaktır.
…Hakkı tebliğ yani davayı anlatmak tatlı dil ve güleryüzle yapılmalıdır. Bunun için ferde düşen görev, davayı anlatma sahası ilk planda ailesi ve çevresidir. Tanrı Nizamını, insanlığa anlatmanın , yani tebliğ hareketinin özel adı “İlâ-i Kelimetullah”tır.
Hakkın tebliği yani İslamî tebliğ görevini kim ve nasıl yapacaktır? Şüphesiz bunun için bir teşkilat gereklidir. İşte bu tebliğ görevini yani, İslam Nizamı’nı halka anlatmak görevini, Milli Selamet Partisi yöneticileri olan sanıklar üstlenmiştir.”
M.S.P. Davası
Hâkim Yarbay Atilla Tülay
Esas Hakkındaki Mütalaasından/20 Ağustos 1982 Cuma