Haçlı Seferleri’nin tarihteki önemi o kadar büyük ki, sadece Anadolu ve Orta Doğu’nun değil o dönemki bilinen dünyanın tamamına öyle veya böyle tesiri olmuştur. Daha önce okuduğum Bir Haçlının Hatıraları kitabı ilerleyen yıllardaki Yedinci Haçlı Seferi’nden bahsediyordu ve doğrudan Mısır’a yönelik gerçekleştiriliyordu. Birinci Haçlı Seferi ise 1096 senesinde başlıyor ve Anadolu üzerinden Kudüs’e yönelik şekilde gerçekleştiriliyor.

Birinci Haçlı Seferi’nin Nedeni

Birinci Haçlı Seferi’nin başlatılmasının temel nedeni Bizans İmparatoru’nun Selçuklular’a karşı Papa’dan yardım talep etmesidir. Zira o yıllarda Selçuklular İznik’e kadar dayanmıştı. Seferin ana motivasyon kaynağı ise Hristiyan hacıların hac seferleri sırasında yaşadıkları sıkıntıları ortadan kaldırmak, “eziyet” gören Hristiyanları Türklerden kurtarmaktır. Bu motivasyona ilerleyen zamanlarda Kudüs’e yani Kutsal Topraklar’a ulaşmak ve orayı kurtarmak da dahil edilmiştir.

Arka planda ise Avrupalıların sıkışmışlığı ciddi bir sebeptir. Hun akınlarından bunalan Avrupa milletleri korunmak için yüksek kalelerde feodal sistemi geliştirmişler, dolayısıyla verimli arazilerden faydalanma imkanları azalmıştır. Fransa topraklarında da nüfus sürekli fazla vermektedir. Bunun yanı sıra feodal kölelik sisteminde köylüler kalkıp da başka bir yere seyahat edemiyor, derebeylerin de sadece ilk çocukları miras hakkına sahip oluyordu.

Peki bu durumda kontlar, baronlar, lordlar, şövalyeler, köylüler ve benzeri unvanlara sahip olup da bir gelecek umudu olmayan Avrupalılar ne yapmalılar? Fırsat bu fırsat, Papa çağrı yapmış, Haçlı ordusu toplanıyor, hem kutsal topraklara yönelik dini bir gaye hem de ola ki Orta Doğu’nun zenginliklerine sahip olma şansı. Sonuç olarak çoluk çocuk, kadın erkek Avrupa toplumları Haçlı Seferi için yollara dökülmüşler.

Haçlı Seferleri Başlıyor

Sonuç olarak çeşitli sebeplerle Haçlılar akın akın toplaştılar ve 1096’tan itibaren yola çıktılar. Yalnız burada şöyle bir sıkıntı vardı: Bizans İmparatoru I. Aleksios’un talep ettiği yardım askeri anlamda bir yardım olup Avrupa milletlerinin topyekün bir sefere çıkmaları beklediği ve istediği bir sonuç değildi. Çünkü böylesine bir topluluk geçiş güzergahındaki Bizans hakimiyetini zayıflatabilir, “Burası artık bizimdir” diye Haçlılar kafa tutabilirlerdi. Hatta süreç ilerledikte soyluların “hakimiyet” ve “zengin olma” arzuları İmparatorca anlaşılmış ve olabildiğinde Haçlıların dizginleri tutulmaya çalışılmış.

Bizans Gemileriyle İstabul Boğazı’nı Geçen Birinci Haçlı Seferi Liderleri

Örneğin Haçlıların paraları değerinin altında bozdurulmuş, pazar yerlerinde fahiş fiyatlarla mal satılmış. Ufak tefek yıpratma politikalarıyla etkili bir siyaset izlenmiş Bizans İmparatoru tarafından. Bunun yanı sıra zaman zaman da Peçenekleri paralı asker olarak tutup Latinlerin üzerine salmış, aktif olarak da yıpratma mücadelesi vermiş.

Haçlıların Anadolu’dan Geçişi

Öyle veya böyle Haçlılar ilerlediler ve Bizans İmparatoru’nun politikaları tâ Antakya’ya kadar devam etti. Bu süreçte İstanbul’dan geçtiler fakat İmparator’un tedbirleri sebebiyle rahat yüzü görmediler. İznik’e ulaştıklarında da Türkler’in hakimiyetindeki İznik’i Bizans ordusuyla birlikte kuşatıp ele geçirdiler. İznik yeniden Bizanslılar’ın eline geçti. Daha sonra Eskişehir yakınlarında Haçlıların yolu I. Kılıç Arslan tarafından kesildi ve çetin bir savaş yapıldı. Haçlılar bu savaşta stratejik hareket ederek savaşı kazandılar. Yine de Antakya’ya kadar yol boyunca Türkler Haçlılara mümkün olduğunca hasar verdiler. Hem soylulardan hem de köylülerden birçok Haçlı savaş ve yokluk sebebiyle yolculuk boyunca öldüler. Haçlılardan Baudouin de Boulogne ve askerleri Niğde-Tarsus-Maraş hattı boyunca, diğer kısmı ise Kayseri, Maraş yolundan ilerleyerek Antakya’ya vardılar.

Birinci Haçlı Seferi’nin Rotası

Urfa Kontluğu’nun Kuruluşu

Baudouin’in Urfa’ya Girişi

Baudouin de Boulogne ve askerleri Maraş’ta ana ordudan ayrılarak Edessa’ya yani Urfa’ya ilerlediler. Baudouin’in niyeti hüküm süreceği bir bölgeye sahip olmaktı ve Urfa’ya varınca idareyi ele alarak ilk Haçlı Devleti olan Edessa Kontluğu’nu kurdu.

Haçlıların Antakya Kuşatması

Haçlıların komutanları arasında sürekli bir çekişmenin olduğu malum. Bir tanesi Bizans İmparatoru yardım gönderecek diye diğerlerini yavaşlatmaya çalışırken öbürleri de kim Antakya’nın hükümdarı olacak diye sürekli olarak entrikalar çeviriyorlardı. Sürekli sözler veriliyor, ancak bir bakıyorlar ki birisi Türklerle işbirliği yapmış!

Böyle bir sürecin beraberinde nihayet Haçlılar Antakya surlarına dayanıyorlar ve şehri ele geçiriyorlar. Ne yazık ki çoluk çocuk demeden, kadın-erkek, yaşlı-genç kimi bulurlarsa katlediyorlar. Hatta o kadar yokluğa duçar oluyorlar ki 3-5 senelik kurumuş hayvan derilerini birkaç gün boyunca kaynatıp yumuşatıyor ve yiyorlar. Zaten at-eşek gibi hayvanlarını sürekli olarak kesip yemek zorunda kalıyorlar. Temiz su bulmak da ayrı sıkıntı. Vahşetin boyutunu yamyamlığa kadar getirip öldürdükleri Türkleri dahi yemişler.

Birinci Haçlı Seferi’nde Antakya Kuşatması
Ma’arratünnuman Kuşatması

Ma’arratünnuman Katliamı

Kana doymayan Haçlılar yollarına devam ederler ve Ma’arratünnuman şehrini kuşatırlar. Kuşatmanın sonucunda şehre girerler ve Antakya’yı aratmayacak biçimde bir katliam gerçekleştirirler.

Haçlılar Kudüs yolunda daha birçok kale ve şehri kuşatmışlardır. Hisn-el-Akrad kalesi ele geçirilmiş, Akka kuşatması ise başarısız olmuştur. Tartus, Arsuf, Trablusşam gibi şehirler ele geçirilmiş ve Haçlılar yine kana doymamıştır. Nihayetinde Kudüs’e ulaşmışlar.

Kudüs’ün Ele Geçirilmesi ve Kudüs Katliamı

Haçlılar Kudüs’e varana kadar bütün güçlerini toplamışlar, açlıklarını gidermişler ve vargüçleriyle kuşatmaya başlamışlar. Çetin mücadelelerin sonunda Kudüs düşüyor ve şehri ele geçiriyorlar. Ve yine daha önce yaptıkları gibi korkunç bir katliama girişiyorlar. Öyle ki Kudüs’te akan kan ayak bileklerine gelecek kadar çok fazlaymış. Her yer ceset dolu ve Haçlılar bütün insanlıklarını kaybetmişler, vahşetin zirvesini yaşamışlar.

Haçlıların Kudüs Katliamı

Peter Tudebodus’un Kaleminden Birinci Haçlı Seferi

Birinci Haçlı Seferi’ne dair tüm bu süreci seferin tanıklarından biri olan Peter Tudebodus’un kaleminden okuyabiliyoruz. Kendisine dair hiçbir bilgimiz yok. Bu kitabı yazmış ve yazdıklarından bir şeyler çıkarabiliyoruz. Tudebodus bir kilise mensubu olduğunu ve kardeşini Antakya Kuşatması sırasında kaybettiğini belirtiyor.

Bu bilinmezlik tarihçiler için “Acaba sefere katılmadı da katılan birisinin anlattıklarını mı yazdı? Ya da yazılmış bir eseri mi kopya etti?” sorusunu doğurmuş. Birinci Haçlı Seferi’ne dair Gesta Francorum ismindeki yazarı belirsiz bir kroniğin de var olması bu şüpheyi iyice artırmış. Bu kitapta sürekli olarak Tudebodus’un Gesta ve diğer çağdaş kroniklerle karşılaştırması dipnotlar aracılığıyla yapılmış.

Gerek olayların ve sefer boyunca geçilen yerlerin izahları için gerekse bu kronik karşılaştırmaları sebebiyle kitap boyunca toplamda 300’den fazla dipnot yer alıyor. Bazı dipnotlardan birden fazla sayfa boyunca da devam ediyor. Bu açıdan bakılırsa bir yandan yorucu olmakla birlikte aslında çok doyurucu bir çalışma olmuş. Çevirmenin verdiği emeğin ne kadar büyük olduğu ortada.

Açıkçası ben okuduklarımdan ve yapılan izahlardan çok faydalandım. Haçlı Seferleri’ne dair bilgim çok sınırlıyken bu kitap sayesinde birçok yeni şey öğrendim. Özellikle Haçlılar-Bizanslılar-Türkler üçgeninin nasıl bir şey olduğu bence çok daha anlaşılır oldu.

Tudebodus’un bu eseri gerek dönem araştırmacıları gerekse ilgi duyan herkesçe oldukça istifade edilebilecek bir eser.

Not: Birinci Haçlı Seferi’ne dair şu detaylı belgeseli izleyebilirsiniz:


Peter Tudebodus - Birinci Haçlı Seferi

Künye – Birinci Haçlı Seferi

Yazar: Peter Tudebodus

Yayınevi: Kronik Kitap

Web Sitesi: kronikkitap.com

Arka Kapak Metni

Birinci Haçlı Seferi öncesinde Avrupa’nın, Bizans İmparatorluğu’nun ve İslâm coğrafyasının genel durumu nasıldı? Latince ve diğer çağdaş kaynaklar Birinci Haçlı Seferi’ni nasıl yorumlamıştı? Haçlıların Türklere ve Müslümanlara bakışı nasıldı? Dindaşları Bizanslılar hakkında ne düşünüyorlardı? Açlıkla boğuştuklarında Müslümanların cesetlerini yedikleri doğru muydu?

Elinizdeki kitap, Birinci Haçlı Seferi öncesinde tüm coğrafyanın bir fotoğrafını çekip dönem kaynaklarını tanıttıktan sonra sözü bizzat görgü şahidi olmuş bir papaza, Peter Tudebodus’a bırakıyor. Papa’nın Kutsal Savaş çağrısını, Avrupa’dan İstanbul’a gelişlerini, İznik, Antakya ve en önemlisi İstanbul’un görkemli havasının Haçlıların gözlerini nasıl kamaştırdığını, Türklerin cesaretlerine ve savaşma becerilerine olan hayranlıklarını doğrudan onun kaleminden okuyacaksınız. 

Haçlıların Anadolu bozkırlarında çektikleri eziyetleri, Antakya’da nasıl yok olmanın eşiğine geldiklerini ve bir ihanetin, birkaç yanlış kararın tarihin akışını nasıl değiştirdiğini bizzat ondan dinleyeceksiniz. Antakya’da ölümle burun burunayken kaçma planları yaptıkları sırada birden nasıl Kudüs kapılarına kadar dayandıklarını ve tarihin utanç sayfalarından biri olan Kudüs katliamını, tüm ürpertici ayrıntılarıyla bizzat bir tanığın kelimeleriyle yaşayacaksınız.

Birinci Haçlı Seferi: Kudüs’e Yolculuk, Papa’nın çağrısından itibaren İznik’in, Antakya’nın ve Kudüs’ün zaptına, ardından Akdeniz sahilinde yaşanan Aşkelon Muharebesi’ne dek olan biten her şeyi anlatan önemli bir kaynak…

Yazar Hakkında

Muhammed Tutar

bilgisayar mühendisi, bilgi güvenliği uzmanı. önce okur, sonra yazar.

Tüm yazıları göster