Moğollar deyince aklınıza ne geliyor? Muhtemelen çoğu kişinin aklına Cengiz Han gelir. Öyle ki günümüzde yaşayan milyonlarca kişinin Cengiz Han’ın soyundan geldiği DNA analizleriyle bilimsel olarak araştırılıyor. Orta Asya steplerinden çıkıp Doğu Avrupa ve Ortadoğu’ya kadar ortalığı kasıp kavuran Moğollar’a dair Cengiz Han’ın ötesinde pek de bir şey bilmiyoruz. Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat bu noktada önemli bir boşluğu doldurabilecek bir kitap.

Selçukluların da nasibini aldığı Moğol istilalarının tarihimizin şekillenmesinde çok önemli bir yeri var. 3 kıtaya hükmeden Osmanlı Devleti’nin Kayı Boyu’ndan filizlenmesinin temeli Moğolların baskısı neticesinde Anadolu Selçuklu Devleti’nin parçalanmasına dayanıyor. Kaderin cilvesi ki aynı Osmanlı’nın fetret devrine girmesine de yine bir Moğol istilası sebep oluyor.

Sadece Anadolu değil, Bağdat başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyası da Moğollardan az çekmediler. Kuzeyde ise Ruslar’ın birlik olmasına ve yayılmasına yüzlerce yıl engel oldular. Buna rağmen Moğolları yakıp yıkma sanatında usta oldukları haricinde tanımıyoruz.

Bu noktada imdadımıza koşan isimlerden biri Rubruk Efendi’dir. Fransa Kralı’nın Haçlı Seferi’nde Mansura’da bozguna uğramasının ardından (bkz: Bir Haçlının Hatıraları) Rubruk Efendi bizzat Fransa Kralı tarafından Moğollara gönderiliyor.

Bu seyahatin temel sebebi ise Batılıların Sertak Han’ın Hristiyan olduğuna dair yanlış kanılarıdır. Sertak’a dair bu zanlarına istinaden belki ilişkileri güçlendirip Haçlı Seferleri’nde Moğollar’ın desteğini alabilir miyiz diye beklenti içerisine girmişler. Tabii Moğollar’ın Adriyatik kıyılarına kadar istila alanlarını genişletmelerinden duydukları endişe de bu seyahate zemin oluşturuyor.

Velhasıl İstanbul’dan yola çıkan Wilhelm Von Rubruk ve ekibi Kırım üzerinden Sertak’a ulaşıyor. Sertak’a Fransa Kralı’nın iyi niyet mektubunu takdim ediyorlar. Sertak ise seyyahlarımızı babası Batu’ya gönderiyor. Batu da Karakurum’da ikamet eden Möngke Han’a havale ediyor. Nihayet Rubruk ve ekibi Möngke Han’ın yanında bir süre ikamet ediyor. Vakti dolunca da Möngke Han geldiği gibi aynı şekilde bir mektupla Rubruk’u geri gönderiyor.

Rubruk’un Seyahat Rotası

Rubruk seyahati boyunca o kadar güzel detayları yazmış ki, Moğollar’ın sosyal yaşamında dair çok önemli bilgileri bu kitaptan öğreniyoruz. Moğolların evleri, çadır yaşamı, dini adetleri, beslenme tercihleri, yedikleri hayvanlar, giydikleri kıyafetler, estetik zevkleri, erkeklerle kadınlar arasındaki iş bölümü, aile yapıları ve benzeri konularda tafsilatlı detayları aktarıyor.

Möngke Han’a ulaşana kadar ve onun yanından ayrıldıktan sonraki süreçte hep seyahat halinde olduklarından geçtikleri yerlere dair coğrafi unsurları ve buralarda karşılaştıkları topluluklara dair sosyal yaşamı anlatıyor. Möngke Han’ın yanında geçirdikleri sürede ise özellikle dini adetlere ve ayinlere dair tafsilatlar yer alıyor. Tabii Möngke Han ile görüşmelerini de anlatmayı ihmal etmiyor.

Kitapta birçok şaşırtıcı ve ilginç olaya yer verilmekle birlikte beni en çok şaşırtan münazara olayı oldu. Karakurum’da o dönem kahinler, Müslümanlar ve Hristiyanlar yaşıyorlar. Möngke Han da “haydi münazara yapıp inançlarınızı ortaya koyun” tarzında organizasyon yapıyor. Kahinler çok tanrılı inançlarını izah ederken Hristiyanlar teslisi savunuyorlar. Bu noktada Rubruk’un putperestlere karşı Müslümanlarla birlik olma düşüncesi oldukça şaşırtıcı. Möngke’nin ise batıl inançları ve bu inançlara bağlılığı ayrıca beni şaşırttı. Topraklarında putperestlerin, Hristiyanların ve Müslümanların barınmasını, olmasını istiyor. Yeri geldikçe üç dinden de faydalanıyor ama kendi batıl inançlarını da bırakmıyor.

Moğollara dair daha nice şaşırtıcı bilgi bu kitapta yer alıyor. Tarihin şekillenmesinde çok ciddi tesirleri olan Moğolları daha iyi tanımak için bu eser adeta kaynak kitap niteliğinde.


Wilhelm Von Rubruk - Moğolların Büyük Hanı'na Seyahat

MOĞOLLARIN BÜYÜK HANI’NA SEYAHAT

Yazar: Wilhelm Von Rubruk

Yayınevi: Kronik Kitap

Web Sitesi: kronikkitap.com

ARKA KAPAK METNİ

Büyük Moğol istilâsı doğudaki Müslüman dünyasını olduğu kadar, batıdaki Hıristiyan dünyasını da korku içinde bırakmıştı. Moğol orduları Macaristan’ı geçip Adriyatik kıyılarına dayandıklarında, başta Papa olmak üzere tüm Batı dünyası bu tarifsiz istilâ karşısında tedbirler düşünmeye başladı. Moğollarla dostane münasebetler kurmak, yapılacak ilk iş olarak belirlendi.

Moğollarla çeşitli ilişkiler kurmak, onları teferruatıyla tanımayı da sağlayacaktı. Çeşitli tarikatlara mensup rahipler, Papa’nın ve kralların emriyle Moğol dünyasını keşfetmek için yola koyuldular. İşte misyonerlik yapmak üzere Moğol dünyasına seyahate çıkanlardan biri de Fransa Kralı’nın emriyle görev alan tanınmış seyyah Rubruk’tu.

Rubruk, yazdığı seyahatnameyle Moğolların ülkelerini, tarihlerini ve sosyal hayatlarını yaşadığı tecrübelere dayanarak aktardı. Bu seyahatname, Carpini’nin seyahatnamesinden sonra ilk köklü bilgileri verdiği için birinci el kaynak niteliğinde kabul edildi. Rubruk’un seyahatnamesinde benzersiz ayrıntılara yer verdiği konulardan bazıları şöyle: Moğolların evleri, çadır yaşamları, dinî âdetler, beslenme ve süt ekonomisi, yedikleri hayvanlar, giyimleri, avcılıkları, estetik zevkleri, erkeklerle kadınlar arasındaki iş bölümü, aile yapıları, yasaları, coğrafyası, iklimi, mimari yapıları, entrikalar, seyahat boyunca karşılaşılan Nasturîler, Müslümanlar ve putperestler, komşu ülkeler, Moğol Hükümdarı Möngke Han’ın huzuruna çıkış…

Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat: İstanbul’dan Karakurum’a (1253-1255), Moğolların siyasî ve toplumsal tarihini çalışmak isteyenler ve merak edenler için oldukça önemli bir eser…

Yazar Hakkında

Muhammed Tutar

bilgisayar mühendisi, bilgi güvenliği uzmanı. önce okur, sonra yazar.

Tüm yazıları göster