Tarihler 1241’in sonuna geldiğinde Moğolların büyük hükümdarlarından Ögeday hayatını kaybetti. Babası Cengiz Han’dan sonra imparatorluğu 12 sene yöneten Ögeday Han, Cengiz Han’ın yarım bıraktığı istilaları ve hedefleri tamamlamıştır. Ögeday’ın ölümünün ardından bir süre hükümdarsız kalan Moğollar ise 1246 yılında Güyük Han’ı seçmişler ve hükümdar ilan etmişlerdir.
Güyük Han’ın tahta geçmesinden 1 sene evvel ise Avrupa’dan Moğollar’a bir elçi gönderilmiştir. Bu elçi ise Moğolların topraklarında yaptıkları bu yolculuğu, Moğollara dair detaylı bilgilerle birlikte yazmış ve ortaya Moğolistan Seyahatnamesi çıkmıştır.
Seyahatnameyi kaleme alan Johann de Plano Carpini (Giovanni da Pian del Carpine) 1185 ila 1252 yılları arasında yaşayan İtalyan bir din adamıdır. Carpini diplomatlık, seyyahlık ve başpiskoposluk görevlerinde bulunmuştur. Hayatının son yıllarını Antivari Başpiskoposu olarak geçiren Carpini, bu görevin hemen öncesinde ilerleyen yaşına rağmen Papa tarafından Moğolistan’a gönderilmiştir.
Fransisken Tarikatı’nın saygın müritlerinden olan Carpini, Almanya-İspanya hattında dini öğretilerini yaymak için çalıştı. Moğolların Doğu Avrupa’yı işgali sırasında Carpini Almanya’da bulunmaktaydı.
Papa’dan Moğol Han’ına Mektup
Papa Innocent IV, Moğolların gidişatından endişe duyup bir elçiyi Büyük Han’a göndermeye karar verdi. 63 yaşında olduğu halde bu göreve Carpini’yi getirdi ve ekibin başına koydu. Papa’nın mektubunu Büyük Han’a götürmek üzere vazifelendirilen Carpini görevi kabul etti ve hazırlıkların ardından yola koyuldu.
Kitabın başında bu mektup ve mektuba Han’ın verdiği cevap da bulunuyor. Papa mektubunda Moğolların yapıp ettiklerinden duyduğu üzüntüyü belirterek derhal işgallerine son vermelerini talep etmekle birlikte Moğolların amaçlarının ne olduğunu ve gelecekte neyi yapmayı planladıklarını soruyor. Güyük Han gayet sert cevabını “Tanrı katında kimin hidayete erecek derecede imanlı olduğunu nereden biliyorsunuz?” diyerek tamamlıyor.
Avrupa’dan Asya’ya Seyahat
Carpini ekibini toparlayarak yolculuğuna başladı ve Kiev’den geçerek Don ve Volga’ya ulaştı. Kiev’i Rusların “başşehri” olarak tanımlaması dikkat çekici bir durum. Volga’da Batu Han ile karşılaşan Carpini, yolculuğuna Aral Gölü ve Seyhun Nehri boyunca devam etti. Nihayetinde Karakurum’a, Güyük Han’ın huzuruna vardılar.
Carpini ve ekibi Moğolların başkentinde Güyük Han’ın tahta çıkışına şahitlik ediyorlar. Güyük Han, Hristiyan olma davetini reddetmiş, bilakis Avrupalı yöneticilerin ve Papa’nın kendisine biat ederek huzuruna gelmelerini istemiş. Bu bölümde Güyük Han’ın tahta çıkış törenine dünyanın dört bir tarafından devlet yöneticilerinin veya onların elçilerinin gelmiş olduğunu ve Moğolların nasıl bir kudrete ulaştıkları net olarak anlaşılıyor.
Görevlerini tamamlayan ekip geldikleri rota üzerinden geri dönüş yoluna çıkıyorlar ve sağ salim ülkelerine varıyorlar.
Moğollara Dair
Moğolistan Seyahatnamesi kitabının seyahat bölümü oldukça kısa. Yaklaşık 40 sayfalık bir bölümde yolculuklarını anlatan Carpini, kitapta çoğunlukla Moğolları anlatıyor. Moğolların yaşadıkları bölgenin coğrafi yapısı, dini törenleri, sosyal hayatları, örf ve adetleri, askeri yapıları, yaptıkları savaşlar gibi birçok hususta detaylı bilgiler Carpini tarafından derlenmiş. Bazı anlattıkları bariz uydurma ancak bu tarz absürt şeyleri bizzat görmediğini, birilerinden duyduğunu açıkça izah etmiş.
Örneğin Moğolların suya çok hürmet etmekle birlikte suyu temizlik amacıyla kullanmamaları çok ilginç. Sahip oldukları eşyaları et suyuyla yıkayıp temizliyorlar. Kıyafetlerini ise iyice kirlenmedikçe yıkamaları yasak. Birçok kavmi katletmekten çekinmeyen, korkusuz bir millet olmalarına rağmen yıldırım çarpmasından muazzam korkuyorlar. Yıldırım çarpan bir eşyaya veya canlıya dokunmaya cesaret edemiyorlar.
Savaşlarda ise çok sinsi taktikler uygulayarak düşmanlarını mertlikle değil de hileyle alt ettiklerini de Carpini’nin verdiği örneklerde tespit edebiliyoruz. Hayatın her alanında Moğollara dair daha birçok ilginç detayı kitapta bulabilirsiniz.
İyi Kalpli Bir Moğol Hakanı: Ögeday
Kitabın dipnotlarına ayrıca değinmek gerekiyor. Normalde Carpini’nin aktardıklarını okurken Moğolların tarihine ve yaşadıkları coğrafyaya hakim olmayan okuyucular kopukluklar yaşayabilirler. Dipnotlarla kitap öyle güzel zenginleştirilmiş ki bu kopukluklar yaşanmıyor, her şey yerli yerine oturuyor. Bu dipnotlardan birinde de Ögeday’a ait ilginç detayları öğreniyoruz.
Ögeday her ne kadar Cengiz Han’ın planlarını uygulamış, savaştan vazgeçmemiş olsa da bakış açısı olarak “iyi kalpli” olarak nitelendirilebilecek tek Moğol lideri diyebiliriz. Zira çokça cömert olup neyi var neyi yoksa dağıtmış. “Şu dünyada kaç gün kalacağız? Hiç olmazsa insanların kalbinde iyi bir yer tutalım.” diyen Ögeday hepimizi şaşkına çeviriyor. Yahu madem öyle, dünyanın altını üstüne niye getirdiniz?
Velhasıl Avrupalıların Moğollara dair doyurucu bilgiler edindiği ilk kitap olma özelliği taşıyan Moğolistan Seyahatnamesi’nin herkes tarafından okunması gerektiğini düşünüyorum. Zira Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat kitabına dair değerlendirme yazımda da belirttiğim üzere tarihimizi şekillendiren en önemli iki topluluktan biri Moğollar ve biz onlara dair gerçekten çok az şey biliyoruz…
MOĞOLİSTAN SEYAHATNAMESİ
Yazar: Johann de Plano Carpini
Yayınevi: Kronik Kitap
Web Sitesi: kronikkitap.com
ARKA KAPAK METNİ
Tarihin en kudretli ordusuna sahip Moğollar, yalnız Doğu dünyasını değil Batı dünyasını da her adımlarıyla sarsmışlardır. Özellikle Moğol ordularının Macaristan’ı geçip, Adriyatik kıyılarına kadar dayanması, başta Papa olmak üzere Batı dünyası bu sel gibi büyüyen istila karşısında dehşete düşmüştür. Papa Innocentius (1243-1254) derhal Moğollara elçiler yollayıp bu elçilerin barış teşebbüsünde bulunmalarını emretmiştir.
13. yüzyılın ünlü seyyahı Johann de Plano Carpini büyük bir cesaret örneği gösterip Moğol imparatorluk sarayındaki hükümdarın ayağına kadar gitmiş, Moğol topraklarında aylarca kalmış, onları etraflıca tanımış ve tekrar Papa’nın huzuruna sağ olarak dönebilmiş bir keşiştir. Carpini, elçilik görevi sonrasında yazdığı seyahatnameyle sadece Moğol topraklarında gördüklerini anlatmamıştır. Moğolların örf ve âdetlerini, yaşantılarını, inançlarını, ibadetlerini, geleneklerini, tarihlerini, savaş usullerini ve diğer uluslarla olan ilişkilerini kayda geçirmiştir. Moğol tehlikesine karşı Batılıların nasıl tedbirler alması gerektiği konusundaki somut önerileriyle de seyahatnamesini bir aşama öteye götürmüştür.
Prof. Dr. Ergin Ayan’ın tercümesi ve notlarıyla yayıma hazırlanan bu çalışmada, coğrafyasıyla ve iklimiyle Moğol yurdu, kılık kıyafetlerinden mülkiyet düşüncelerine Moğol halkı, Ritus adı verilen Moğol dinî törenleri, yasalarından yiyeceklerine Moğol yaşayışı, kuruluşundan hükümdarlarına, harp sanatlarından ordularına Moğol İmparatorluğu, zapt ettikleri ülkelerden püskürtülüşlerine dek tarihi delip geçen “Dünyanın Moğol Çağı” ortaya konuyor.
Moğol Seyahatnamesi: 13. Yüzyılda Avrupa’dan Orta Asya’ya Yolculuk (1245-1247) adlı eser, dünya tarihi boyunca insanlığın ortak hafızasından ve bilinçaltından hiç çıkmayacak Moğolların en önemli zamanlarına dair birinci elden yazılmış bir kaynak özelliği taşımaktadır.