Zamanın birinde Nektel ile Profil Yayınları’na, Cağaloğlu’na gitmiştik. Almamız gereken birkaç kitap vardı. O sırada rafları incelerken Nektel bana İbrahim Paşalı’nın Entelektüellerin Hurafeleri isimli kitabını gösterdi. Bu kitabın muhteşem olduğunu, mutlaka okumam gerektiğini söyledi. Eh, madem öyle alalım dedik. Gerçekten de muhteşem bir kitaptı.
Bu kitap çok çeşitli konularda İbrahim Paşalı’nın yazdığı denemelerden oluşuyor.
Kitaptaki ilk deneme şöyle başlıyor:
“Entelektüellerin hurafeleri, halkın hurafelerinden daha zararlıdır. Halkın hurafeleri rengarenk çaputlarla ortada iken entelektüellerin hurafeleri kitapların içinde gazetenin manşetinde renk vermez, mürekkebin karanlığında saklanır.”
Ve böyle de devam ediyor. Yani aklınızı başınıza almanıza vesile olabilecek, algılarınızla oynayıp sizi kendinize getirebilecek birçok tespit, ifade, cümle…
50’den fazla denemenin olduğu Entelektüellerin Hurafeleri kitabından altı çizili cümleler şunlardır diye paylaşmak istesem kitabın tamamını paylaşmam gerekir. İyisi mi, alın okuyun ve kendi tespitlerinizi, cümlelerinizi kendiniz çizin.
İbrahim Paşalı’nın öyle bir tespiti var ki, beni en çok vuran, aklıma kazınan ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden her geçişte aklıma gelen… Malum, İstanbul’un silüetini bozan gökdelenler var Kazlıçeşme’de. 16:9 diyorlar. Bu gökdelenlerin boğaz kıyılarından bakınca silüete herhangi bir etkisi olmuyor. Ama ne zaman ki yükseklere çıkarsınız, hele ki köprüye çıkarsanız tarihi görüntünün arkasında beliriyor gökdelenler. İşte bu konuda Paşalı’nın tespiti:
“Süleymaniye camii’nin arkasındaki gökdeleni görmemek için, daha ne kadar -alçalmamız- gerekiyor?”
Daha ne diyeyim kitap için?
ENTELEKTÜELLERİN HURAFELERİ
Yazar: İbrahim Paşalı
Yayınevi: Profil Yayıncılık
Web Sitesi: profilkitap.com
ARKA KAPAK METNİ
Hamal ve ihtimal kelimeleri akrabadır. Entelektüel, ihtimallerin hamalıdır. Her ihtimali düşünmek zorundadır.
Popüler şarkılardan sıkılan entelektüeller, nedense, popüler sorulardan ve cevaplardan sıkılmıyorlar. Eğer her ihtimali düşünselerdi, hakikat muamelesi yaptıkları popüler cevaplardan kuşkuya düşer, egemenlerin kültürüne evrensel kültür demeye son verirlerdi…
Eğer çevreciler gerçekten bilinçli olsaydı, merkeze “çevre” demekten vazgeçerlerdi…
İnsanoğlunun ırkçılık yüzünden ödediği ağır bedellerden sonra çareyi “dünya vatandaşı” olmakta bulanlar, iddialarının aksine dünyalarının Avrupa’dan ibaret olduğunu, geride kalan her vatanın ve kültürün teferruat olduğunu görürlerdi…
Yolu ve yöntemi hesaba katmadan düşünmek, kulağa hoş gerisi boş kıyaslamalarda bulunmak, böylesi popüler kavramlar üretmek, entelektüel yolsuzluktur.
Türkiye’de yıllardır sadece bankaların değil, kavramlarımızın, kitaplarımızın, belgelerimizin ve hatıralarımızın içi de usulsüz işlemlerle boşaltılmıştır.
Bu entelektüel yolsuzluğun eski adı, usul/yöntem sahibi olmadan, bilgi sahibi olmaktır. Yöntemsiz düşünmek, yolda olmamaktır.
Entelektüellerin Hurafeleri; yolda olanların, yolunu şaşıranların, yerinde sayanların, ileri-geri konuşanların ve susanların – yolculuk boyunca – elden düşüremeyeceği bir kitap…