Ricoldus de Monte Crucis 13. yüzyılda yaşamış ve Dominikan Tarikatı’na mensup bir keşiş. Tarikat tarafından misyonerlik faaliyetleri yürütmek ve Anadolu-Ortadoğu toprakları hakkında bilgi almak amacıyla görevlendirilen Ricoldus, kaleme aldığı Doğu Seyahatnamesi eserinde başta Kutsal topraklar olmak üzere Anadolu, İran ve Mezopotamya üçgeninde bulunan halklara dair çok ilginç detaylar paylaşıyor.
Kutsal Topraklar’da (Kudüs ve Çevresi) gerçekleştirdiği ibadetleri anlatarak başladığı kitabında Hz. İsa’ya ve Hz. İsa’nın geçtiği-kaldığı-gördüğü yerlere dair kendi inancı ekseninde birçok detay paylaşıyor. Kitabın bu kısımları biraz da hac yolculuğu havasında. Devamında ise Moğollar’dan başlayarak Anadolu ve Mezopotamya bölgesinde yaşayan halkları ve buralarda başından geçenleri anlatıyor. Özellikle Moğollara dair (kitapta Tatarlar diye geçiyor) gayet güzel bir şekilde tarihsel süreci işliyor. Moğollar nerden çıktı, nereye yayıldı, neler yaptılar… Türklerle ilgili çok az detay vermekle birlikte İran ve Bağdat civarından daha çok bahsediyor.
Ricoldus’un bahislerinde tanıştığı milletlerin fiziksel görünüşleri, örf adetleri, sosyal yaşamları, genel kişilikleri ve en çok da dini yaşayışlarına dair birçok ipucu bulmak mümkün. Zaten kendisinin amacı misyonerlik olduğu için gittiği yerlerdeki (kendince) sapkın Hristiyanları doğru yola davet ediyor. Hatta kimi zaman münazaralar gerçekleştirmek suretiyle karşılarındakilerin iddialarını çürütüp hidayete (!) erdirdikleri bile oluyor.
Çarpıcı Özeleştiriler
Kitabın son kısmında ise Müslümanlardan çarpıcı bir biçimde bahsederek Müslümanların faziletleri, ilim-bilim yolunda gösterdikleri çaba, toplumsal yaşamdaki güzel davranışları vb. birçok olumlu şeyden bahsediyor. Ancak bu bahislerin sonunda her seferinde Müslümanlara hayran olduğundan değil aslında tüm bu faziletlere Hristiyanların sahip olması gerektiğine işaret ediyor.
Ricoldus “Bu fasılda, Müslümanları övmekten ziyade Hristiyanları utandırmak amacıyla, kısaca Müslümanların bazı sihirli ve kusursuz faziletlerine, kerametlerine değineceğiz.” diyor ve devam ediyor: “Müslümanların ilimdeki titizlik ve heveslerini, ibadette mütedeyyinliklerini, yoksullara karşı merhametlerini, Allah’ın adına, peygamberlere, kutsal yerlere hürmetlerini, davranışlarındaki ciddiyet ve ağırbaşlılığı, yabancılara nezaket ve saygılarını, kendi içlerinde birlik ve sevgilerini ve daha birçok faziletlerini gören hangi insan hayrete düşüp etkilenmez?”
13. yüzyılda Moğolların darmadağın ettiği Anadolu ve Ortadoğu dünyasına keyifli bir yolculuk için Doğu Seyahatnamesi’ni mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
DOĞU SEYAHATNAMESİ, BİR DOMİNİKAN KEŞİŞİN ANADOLU VE ORTADOĞU YOLCULUĞU
Yazar: Ricoldus de Monte Crucis
Yayınevi: Kronik Kitap
Web Sitesi: kronikkitap.com
ARKA KAPAK METNİ
Ricoldus de Monte Crucis’in dürüst ve nispeten tarafsız bir dille kaleme aldığı seyahatnamesi, Ortadoğu’daki Latin varlığının sona erdiği, Moğol istilası sonrası bölgenin istikrara kavuşmaya başladığı ve o coğrafyaya sonraki yüzyıllarda hâkim olacak aktörlerin ortaya çıktığı bir dönemin panoramasını çizmesi bakımından oldukça değerli bir eser. Bunun yanı sıra, Müslüman dünyasına yönelik militarist perspektifin dışına çıkarak, sonraki 300 yıl Doğu-Batı dikotomisinin yönünü belirleyen bir kaynak ve oryantalizmin öncülü olmasıyla da Doğu Seyahatnamesi mutlaka okunmayı, anlaşılmayı bekliyor.
Müslüman inancına fazla müsamahakâr bakmasa da kendisinden önce, İslam’ın reddiyesi üzerine yazan dindaşı teologların düştükleri hataya düşmeyerek, İslam’ın sapkınlık değil apayrı bir din olduğu gerçeğini ortaya çıkardığı düşünülünce, Ricoldus’un bölgeye ve insanına bakışını apayrı bir yere koymak gerekiyor.
1240’larda Tiflis’te faaliyete başlayıp Ortadoğu’yu kendine faaliyet alanı olarak belirleyen Dominikan Tarikatı, zamanla görev sahasını Tebriz’e kadar genişletmiştir. Tarikatın Anadolu ve Ortadoğu toprakları hakkında bilgi almak ve misyonerlik faaliyetlerinde bulunmak üzere görevlendirdiği keşişlerden biri de Ricoldus de Monte Crucis’tir.
Kutsal Topraklardan başlayan yolculuğunu Kilikya, Doğu Anadolu, Azerbaycan, İran ve Irak’ta sürdürüp Bağdat’ta sonlandıran Ricoldus, yazdığı eserle Ortadoğu halkları ve gelenekleri üzerine benzersiz bir kaynak ortaya koymuştur. 1289-1291 yıllarında keşişin Bağdat’ta olduğu günlerde yazdığı ve orijinal ismi Liber Peregrinationis in Partibus Orientis olan Doğu Seyahatnamesi, Bağdat’ın Moğol işgali altındaki dönemini anlatan kısımlarıyla da modern tarih yazımını aratmayan Batılı kaynakların başında gelmekte.
Ahmet Deniz Altunbaş’ın Latince aslından çevirdiği ve notlandırdığı Doğu Seyahatnamesi, Suriye, Celile, Tiberya, Yafa, Kudüs, Ürdün, Filistin, Trablusşam, Tartus, Kilikya, Yumurtalık, Toroslar, Sivas, Erzurum, Ağrı, Tebriz, Bağdat, Musul, Tikrit gibi dünyada benzersizliğini hâlâ koruyan Ortadoğu ve Mezopotamya diyarlarının kendine has çok kültürlü atmosferini başarıyla yansıtıyor ve bugün de ilgiyle okunmayı fazlasıyla hak ediyor.