Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın savaştığı birçok cepheden genelde herkes Çanakkale’yi bilir. Son yıllarda Kut’ül Amare zaferine dair çıkan kitaplar sayesinde Irak Cephesi de yavaş yavaş herkesçe bilinir hale geldi. Ancak Osmanlı Devleti savaşta tam 8 farklı cephede savaştı.
Bu cephelerden birisi de Doğu Cephesi olup bu cephede Ruslarla genelde Kafkas bölgesinde savaşılmıştır. Ancak Doğu Cephesi’nin güneyde kalan kısımlarında da Kafkas bölgesindeki kadar yoğun olmasa da Ruslarla mücadele edilmiştir. Örneğin Van ve Süleymaniye civarlarında Ruslara karşı askerlerimiz savaşmıştır.
Serezli Mehmed Ragıb da Ruslara karşı savaşan kahraman askerlerimizden birisi. İstanbul’da polis olarak çalışırken savaş başlayınca cepheye gidiyor ve üsteğmen olarak vazife alıyor. Süleymaniye civarında dağlık bölgelerde Ruslarla çarpışıyor. Rusların savaştan geri çekilmesi üzerine Irak Cephesi’ne gönderiliyor ve İngilizlerle çarpışıyor. Ancak İngilizlerin yoğun bombardımanından kaçamayıp 29 Nisan 1918’de esir düşüyor.
Serezli Mehmed Ragıb 6 Haziran 1917’den itibaren esir düştüğü zamana kadar başından geçenleri olabildiğince gün gün yazmış. Bu anlamda doğrudan cephede neler yaşandığına dair birinci elden kaynak oluşturmuş. Yazdığı günlük onlarca yıldır İngiltere Savaş Müzesi kütüphanesinde keşfedilmeyi beklemiş ve nihayet Ağustos 2011’de yayınlanarak ortaya çıkmış.
Serezli Mehmed Ragıb polislik mesleğinden geldiği için sivil bir kişiliği var. Asker kökenli olmaması bu kitap için çok önemli bir detay zira yazdığı her şeyi bir sivilin bakış açısıyla yazmış. Savaş döneminde bu tür hatıralar yazan askerler genelde “askeri makamları” alakalar edecek detayları kaleme alıyorlar. Cephedeki sosyal hayata, erlerin hislerine-duygularına ve günlük yaşama dair detayları çoğu zaman göremiyoruz. Ancak Mehmed Ragıb’ın notlarında en basit detaylara varana kadar her şey mevcut.
Eserde cephede uyguladıkları taktikler, Ruslarla mücadeleleri, rütbelilerin sıcak çatışma bölgesinden uzakta çadırlarından emirler verip durmasından duyduğu rahatsızlığı, hayvanlarının çalınması, yiyecek ekmek bulamamaları gibi birçok mesele mevcut.
Cephe değişimi sonrası Irak’taki duruma dair anlattıkları ise daha önce hiçbir yerde duymadığım-okumadığım bilgiler barındırıyor. Özellikle uzun süredir devam edecen savaşın askerler arasında nasıl bir buhran meydana getirdiği, ordunun içten içe nasıl çürüdüğü ve parçalandığı Mehmed Ragıb’ın anlattığı birkaç olayda bariz bir şekilde görülebiliyor.
Akıcı bir üsluba sahip bu eser atalarımızın hem Ruslarla hem de İngilizlerle peşpeşe nasıl mücadele verdiklerini ve bu mücadeleyi sürdürürken ne zorluklar yaşadıklarını gözler önüne seriyor. Kitabı bitirince şunu sormamak elde değil: Basit bir olayı bile “kült” haline getirerek dünyanın her yerine duyuran Holywood bir kenara, gerçeğin ta kendisi olan bu olaylar sinemaya aktarılsa kim bilir neler olur. Senaryo hazır ancak sinemaya uyarlayacak bir yiğit neden yok…
Not: Kitabın ilk 27 sayfası yayınevi tarafından tadımlık okunmak üzere paylaşılmış. BURADAN okuyabilirsiniz.
RUS VE İNGİLİZLERE KARŞI BİR OSMANLI ZABİTİ
Yazar: Serezli Mehmed Ragıb Bey
Yayınevi: Timaş Yayınları
Web Sitesi: timas.com.tr
ARKA KAPAK METNİ
Birinci Dünya Savaşı’nın, hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz cephelerinden biri olan Irak Cephesi’nde yazılan Mülâzım-ı sâni Serezli Mehmed Ragıb Efendi’nin günlüğü 93 yıl sonra gün yüzüne çıkıyor. Serezli Mehmed Ragıb Efendi, İstanbul Polis Teşkilâtı’nda çalışırken savaş patlak veriyor ve kendisi vatanî görevini yapmak üzere üsteğmen olarak Irak Cephesi’ne gidiyor. Önce İran sınırındaki Süleymaniye’de Ruslara karşı ve daha sonra Rusların geri çekilmesiyle İngilizlerle savaşan Serezli Mehmed Ragıb Efendi, günlüğünde Irak Cephesi’nde Birinci Dünya Savaşı’nın nasıl geçtiğine dair birçok bilinmeyen bilgiyi sunuyor.
Serezli Mehmed Ragıb Efendi, sadece nasıl ve nerede savaşıldığını değil, ordunun içinde bulunduğu çaresizliği, askerlerin açlık ve sefaletle imtihanını, kendisine göre komutanların verdiği isabetsiz kararları ve stratejik bilgileri, özlem ve hasretlerini, yani savaşın en insanî yönlerini bütün samimiyetiyle günlüğüne anlatarak içini döküyor.
İçinde birçok detaylı çizilmiş haritanın da bulunduğu ve nerdeyse bir asırdır İngiliz Savaş Müzesi Arşivi’nde muhafaza edilen, tarih severlere ve akademisyenlere yepyeni, çarpıcı birçok bilgiyi sunan bu günlüğü, iki akademisyen tarihçi Raif İvecan ve Ahmet Efiloğlu fark edip yayına hazırladılar.