Ruslar der ki; “Bir işi yapmanın üç yolu vardır: Doğru yol, yanlış yol ve Rus yolu.” Ruslar gerçekten de kendilerine has yolları olan, bambaşka dinamiklerle tarih sahnesinde yer almış bir millet. Türkler olarak yüzlerce yıldır yakın ilişki içerisinde olduğumuz Ruslar’ı bugün anlayabilmek için geçmişi okumak şart…
Kısa Rusya Tarihi bu motivasyonla okuduğum, üstelik tam da Rusya-Ukrayna savaşına denk gelen bir dönemde okuduğum, doyurucu bir eser oldu. Rusların tarih sahnesine ilk çıkışından Putin’in adım adım yükselerek Rusya’nın lideri oluşuna kadarki sürecin kısa ama faydalı noktalara değinerek anlatıldığı bu eser, Rusya Federasyonu’nun dünya politikasında “neden?” diye sorulacak kimi tavırlarına ışık tutuyor.
Aslında Moskova ile özdeşleştirdiğimiz Rusların tarih sahnesindeki başlangıç noktası ilginç bir şekilde Ukrayna’nın günümüzdeki başkenti olan Kiev’dir. Doğu Slavların bir parçası olan Ruslar, Orta Çağ’da kurdukları Kiev Rus Devleti ile güçlenmiş, Bizanslılarla Slavların etkileşiminde önemli bir aracı vazifesi de görmüşler.
Moğollar’ın akınları neticesinde Ruslar parçalanıp küçük devletciklere dönüşmüş ve netice olarak Altın Orda’nın hüküm sürdüğü 1500’lere kadar Ruslar Moskova civarında sıkışıp kalmışlar. Altın Orda Devleti’nin dağılmasından sonra güçlenen Moskova prenslikleri birleşip Moskova Knezliği’ni kurarak “sıcak denizlere inmeyi isteyen” politikanın ilk adımını atmışlar.
Sonrası malum, Avrupa’da, Orta Doğu’da ve Asya’da toprak genişleten Rus İmparatorluğu dünyanın en güçlü devletlerinden birisi haline gelmiş. Karadeniz’e hakim olan Osmanlı Devleti’ni de peyderpey geri çekilmeye mecbur bırakan Ruslar, çarlık rejiminde tarihlerinin en parlak dönemlerini yaşarken en korkunç çöküşü de tecrübe etmişler. (Sovyetler başka…)
Tabii Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sürecinde Çar’ın başarısızlıkları rejimin değişmesine sebep olmuş, sosyalist bir Rusya’nın 1991’e kadar hüküm sürmesine zemin hazırlamış. Ama Rusların hırsını hiçbir şey durduramamış.
Daha ortaokulda iken okuduğum Gogol’ün Ölü Canlar kitabını yıllar sonra Rusların tarihini de okuyunca daha iyi anladım. İnsanların açlıktan, sefaletten can verdiği korkunç bir dönem söz konusu Ruslar için. Keza Rus romanlarındaki sefalet romantik bir abartı değil, hakikatin ta kendisi.
Rusya nasıl da büyük! Nüfusu nasıl da engin! Nice milliyeti nasıl da birleştiriyor! Nasıl da büyük kaynaklara sahip! Son olarak Rus devletinin yapamayacağı herhangi bir şey var mıdır? Onun tek bir sözüyle bütün bir imparatorluk yok olur ve bir diğeri yeryüzünden silinir!
Moskova Üniversitesi tarih profesörü Mikhail Pogodin
Not: Say Yayınları bu kitapla benzer olarak “Kısa … Serisi” şeklinde farklı ülkelerin tarihini anlatan kitaplar çıkarıyor.
KISA RUSYA TARİHİ
Yazar: Abraham Ascher
Yayınevi: Say Yayınları
Web Sitesi: saykitap.com
ARKA KAPAK METNİ
Rusya, tarih boyunca dünyanın en ilginç ve karmaşık siyasi ilişkiler ağına sahip devletlerinden biri olmuştur. Moğollarla bitmek bilmeyen çekişmeler, Korkunç İvan ve Büyük Petro’nun yönetim anlayışları, II. Katerina’nın hırsı, Osmanlı Devleti’yle uzun soluklu husumet, Napolyon tehdidi ve nihayet çarlık Rusya’sının sonu: Bolşevik Devrimi, dünya savaşları, komünizm, Lenin ve Stalin’in baskıcı yönetimleri, SSCB’nin dağılışı, Soğuk Savaş ve ABD’yle ilişkiler.
Abraham Ascher Kısa Rusya Tarihi’nde işte bütün bunları; entrikalar ve savaşlarla dolu yüzlerce yıllık Rusya tarihini anlaşılır ve ilginç bir hikâyeye dönüştürüyor. Çarlık Rusya’sından Sovyetler Birliği’ne ve ardından Rusya Federasyonu’na, tarihin en güçlü devletlerinden birinin bütün siyasi ilişkilerini, yönetim şekli değişikliklerini ve güçlü liderlerini detaylıca inceliyor. Romanov hanedanının üç yüzyıllık hükümranlığından Vladimir Putin’in uzun soluklu yönetimine, kapsamlı bir tarih yolculuğu sizi bekliyor.
“Canlı, akıcı ve tümüyle güvenilir; ekonomik, sosyal ve kültürel temaları zarif bir şekilde politik bir anlatıya dönüştürüyor. Konuya birinci sınıf bir giriş.” – Steve Smith, Essex Üniversitesi